Çin, Doğu Türkistan’ı hâkimiyeti altına aldığı tarihten bu yana, Doğu Türkistanlılara yönelik etnik paklık ve asimilasyon siyaseti uygulamaktadır.
Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 35 milyon Doğu Türkistanlı katledilmiştir. Çin’in günümüzde Doğu Türkistan’a uyguladığı sert siyasetleri devam etmektedir. soydaşlarımız dinini yaşamanın ve kültürünü gelecek jenerasyonlara aktarmanın haklı uğraşını vermektedir. Fakat dünya soydaşlarımıza yapılan zulme tanıklık etmektedir. 8 Mart vesilesiyle başta Genel Liderimiz ve Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanlığı olarak her fırsatta zulme karşı çıktık çıkmaya devam edeceğiz. Bugün bizim için Doğu Türkistanlı bayanlar ve dünyada zulüm gören bayanlar için ayağa kalkma günüdür Bayanlar gününde Doğu Türkistanlı bayanlarımızın ne üzere muamelelere maruz kaldığını kamuoyu vicdanı önüne sermek istiyoruz.
Bugüntoplama kamplarında 12-13 yaşlarındaki kız çocuklarından 80’li yaşlara kadar her yaştan bayan bulunmaktadır. Cezaevlerinde, gözaltı merkezlerinde ve toplama kamplarında, bayanlar fizikî ve ruhsal azaplara maruz kalmaktadır. Dayak, saçları kazıma, aç ve susuz bırakma, dinî inanca saldırma, aşağılama, konuşma yasağı, onur zedeleme, sıhhati ve paklığı ihmal etme, hijyenik olmayan ortamlarda kalmaya zorlama, tedaviden yoksun bırakma, beden mahremiyetinin ihlali, çıplak bırakma, uzun mühlet sandalye yahut yatağa zincirleme, elektrik şoku uygulama, anneliğe ve gebeliğe akın, cinsel istismar ve tecavüz üzere azaplar bugüne kadar raporlanan azap formülleridir. Bayanların kimileri bu azaplar sırasında hayatını kaybetmekte ya da sakat kalmaktadır. Toplama kamplarında ölen bayan sayısının binleri bulduğu söz edilmektedir.
Hapishanelerde ve toplama kamplarında Doğu Türkistanlı bayanlara yönelik tecavüz ve cinsel akınlar vahim boyutlardadır. Kamplarda Han Çinli polisler istediği bayanları seçmekte ve onlara cinsel hücumda bulunabilmektedir. Kamplardan kurtulanların da tanıklıklarıyla ortaya konulduğu üzere, etnik kökenleri Uygur, Kazak, Türk soylarından ve Müslüman oldukları için Doğu Türkistanlı bayanlar, cinsel akın ve tecavüz sırasında bedenlerine şiddet uygulanmakta ve cisimlerle tecavüze maruz kalmaktadırlar. Yalnızca toplama kamplarında değil konutlara yerleştirilen ve birebir yatağı paylaşmaya zorlanan bayanlar da tecavüze maruz kalmaktadır.
Toplama kamplarından kurtulabilen bayanlar, kamplarda herkese Çin Komünist Partisi’ni öven Çince kitapçıklar dağıtıldığını, bayanlardan bunu okumaları ve ezberlemelerinin istendiğini, daima Çince ezberler yapılıp marşlar dinletildiğini, her gün “Yaşasın Xi Jinping! Biz Çin’i sevi- yoruz! Çin Komünist Partisi yeterlidir.” sözlerinin söylenmesinin kural koşulduğunu beyan etmektedir. Çince bilmedikleri için marşları söyleyemeyen kimi bayanların azaba maruz kaldığı bu kaygıyla ezber yapmanın da tam bir eziyete dönüştüğü söz edilmektedir.
Çin Toplama Kamplarında, Çin idaresi tarafından çeşitli yaş ve mesleklerden çok sayıda bayanın keyfi olarak tutulduğu, tutulanların ortasında çok sayıda profesör, öğretmen, muharrir, tabip, sanatkâr ve çeşitli iş ve meslek kümesinden bayanların bulunduğu bilinmektedir. Tam bir cezaevi gibisi tutulma uygulaması olan toplama kamplarında tutulanlar, rastgele bir hata isnadı, rastgele bir yargılamaya tabi tutulmadan tutulmakta ve yakınları tarafından devlet kurumlarına başvurmanın, aramanın da yasaklandığı, soran akrabalarının da tutulduğu bilinmektedir. Bu halde yıllarca tutulan bayanlar ve kız çocukları vardır.
Uygurlar yaş, cinsiyet fark etmeksizin bulundukları kentlerden alınarak uzak bölgelerde zorla ve ağır kaidelerde çalıştırılmakta iken toplama kampları ise tam bir köle personellik sistemine dönüştürülmüştür. Araştırmalara nazaran, 2017’den 2019’a kadar yalnızca bu iki sene içinde Çin’in iç bölgelerindeki fabrikalara Doğu Türkistanlı Uygur ve Kazaklardan oluşan 80 binin üzerinde insanın taşındığı belirlenmiştir. Bu fabrikaların 80’den fazlasının tanınmış global markaların tedarik zincirinde bulunan fabrikalar olduğu da ortaya konmuştur. Milletlerarası kuruluşlar, milyonları bulan insanın Doğu Türkistan’dan Çin’e köle emekçi olarak taşındığını varsayım etmektedir.
Doğu Türkistanlı bayanlar, planlı ve demografik yapıyı Çin siyasetine nazaran dizayn edecek biçimde doğum denetimi uygulamalarına, zorla kürtaja ve kısırlaştırma müdahalelerine maruz bırakılmaktadır. Bu müdahaleler sırasında hayatını kaybeden, sakat kalan ya da ruhsal travmalar sebebiyle yıkıma uğrayan bayanlar kelam mevzusudur. Birçok bebeğin ömrüne son verilirken anneler de bebeklerini dünyaya getirme haklarından yoksun bırakılmaktadır.
Doğu Türkistanlı ailelerin konutlarına zorla Çinli memurlar yahut erkekler yerleştirilmekte ve bu bireyler bir yandan tüm aile hayatını denetlemekte ve aile içindeki bayanlarla istekleri dışında birlikte olmaya zorlanmaktadır. Mahremiyetin bu kadar pervasızca kitselesel uygulaması insanlık tarihinde az görülmüştür.
Doğu Türkistanlı Müslüman bayanların Han Çinlileriyle evlendirilmesi Çin Hükümeti tarafından baskı ile uygulanan bir projedir. Doğu Türkistanlı kızlar ya bu evliliği kabul etmekte ya da toplama kampına götürülmektedir.
Müslüman Doğu Türkistan halkının namaz, oruç vb dini ibadetlerini gerçekleştirmesi, İslami kıyafet olan başörtüsü, dini eğitim, ibadet yerleri ve Kuran-ı Kerim’in yasaklanması dahil sistematik bir biçimde inanç özgürlüğü ihlaline maruz kalmaktadır.
Çin’in yakın vakte kadar sakladığı tüm ihlalleri artık gizleyemediği, her ne kadar denetim dışı bağlantısı büsbütün yasaklamış olsa da bir biçimde toplama kampları ve yaşananlar artık deşifre olmaktadır. Elde edilen ve üstte izah edilen bilgilere bakıldığında tüm bunların ağır ve ferdî ihlaller olarak tanımından fazla sistematik bir biçimde bir halkın yok edilmesi yani memleketler arası hukukta tanım edilen “soykırım” kabahatini oluşturduğu ortadadır. Bu hataların mağdurları da en yakıcı ve acı formuyla “kadınlar”dır. Toplama kamplarında tutulan her beş şahıstan ikisi bayandır.
8 Mart 2022 Dünya Bayanlar Günü’nde Doğu Türkistanlı, Uygur ve başka etnik kökenli bayanların yaşadığı zulmü durdurmak ve Çin idaresinin işlemiş olduğu bu cürümlere dikkat çekmek için tüm dünya bayanlarını dini, ırkı, lisanı ne olursa olsun “ayağa kalkmaya ve dikkat çekmeye davet ediyoruz. Bu duruş öncelikle sistematik cürüm yerleri olan hukuksuz, insanlık dışı “Çin Toplama Kampları”nın kapatılması, Çin tarafından Doğu Türkistanlı bayanlara yönelik hataların önlenmesi ve bayan ve çocukların özgür bırakılması davetidir. Biz ÂLÂ PARTİ olarak her fırsatta bu çağrıyı zulüm sona erene kadar duyurmaya devem edeceğiz.
Uygur Türkleri Yalnız Değildir!
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
